Benlik İmajı
Çocukluktan başlayarak insanların çevrelerindekilerle kurdukları iletişim bir yandan insanın toplumsallaşması, öte yandan da kendi benliğini tanımasını sağlar. Çocukların benlik imajları, kendilerini nasıl düşündükleri ve hissettikleri ile ilgilidir. Benliğin gerçekte ne olduğu değil, bireyin kendisi hakkındaki görüşleri, düşüncelerinin benlik imajı üzerinde nasıl etkili olduğu önemlidir.
Çocuğun gerçek benlik İmajının ne olduğu değil, onun kendi benliğini nasıl yorumladığı bilinirse davranışları daha kolay tahmin edilebilir ve denetlenebilir.
Çocuğun kişilik, en önemlisi de benlik algısını etkileyen etkenlerden biri anne babası, diğeri arkadaşlarıdır. Hiçbir çocuk benlik kavramına sahip olarak dünyaya gelmez. Bunu doğduğu andan başlayarak ebeveynleri, kardeşleri ve çevresindeki diğer insanlarla ilişkileri sırasında edinir.
Doğumdan itibaren çocuk, çevresini saran sosyal ve fiziksel çevreye uyum savası verirken en büyük desteğini anne babasından alır. Özellikle anne baba, çocuğun kişiliğinin oluşumunda önemli rol oynayan ilk özdeşim modelleridir. Yaşamın amacı olan ve yaşama anlam katan çocukların sevgi, saygı ve anlayış içinde büyütülmeleri, sağlıklı kişilikler geliştirerek toplumda katılımcı ve üretken bireyler olmaları açısından çok Önemlidir.
Aile içi ilişkilerde doyum sağlayabilen, anne babası tarafından desteklenen çocuklar uyumlu bir kişilik geliştirerek toplumda olumlu İlişkiler kurup sürdürebilmekte, grup çalışmalarına katılabilmekte, öz saygılarını geliştirerek başkalarının haklarına saygı göstermeyi, sorumluluk alabilmeyi öğrenmektedirler.
Yaşam boyu karşılaşılabilecek problemleri çözme konusunda kendine güvenen bir çocuk yetiştirmek her anne babanın isteğidir. Buna rağmen anne baba, bazen bu isteğe paralel gitmeyen tavırlar sergiler. Aşırı koruyucu ve kollayıcı tutum bunlardan biridir.
Genelde bu tip ailelerin yetiştirdiği çocuklar, aşırı korkak, ürkek, kendini ifade etmede zorlanan ve arkadaş edinmede problemler yaşayan çocuklardır. Tüm bu davranışların altında yatan temel neden, anne babanın asın koruyucu ve kollayıcı tutumu karsısında geliştirilen güven eksikliği ya da Özgüven yetersizliğidir.
Güvensizlik, kişilerde bazı sorunlara temel olabilecek olumsuz bir durumdur. Temelinde güvensizlik olan ufak bir sorun bile, okul başarısızlıkları, uyum güçlüğü, yalan söyleme, tırnak yeme vb. davranış bozuklukları ya da gece alt ıslatması, saç dökülmesi, karın ağrısı vb. psikosomatik bozuklukların başlamasına neden olabilir. Uyumsuzluk gösteren bazı çocuklarda kişilik incelemeleri yapıldığında, bu çocukların genelde kendilerine güvensiz oldukları belirtilmektedir.
Kendine güven duygusundan yoksun olmak, tüm ilişkilerde yakınlaşmayı, sevgiyi, başarıyı engelleyici bir faktördür. Diğer bir deyişle; kişinin özgüveni, beklenmedik bir duruma uyum sağlayabilecek, zor bir koşula katlanabilecek direnci oluşturan temel unsurdur. Yakınlarının güven duygularından cesaret alan bir çocuğun durumlara yaklaşımı rahat, kavrayışı güçlüdür.
Özgüven duyguları gelişmiş çocuklar arkadaş gruplarıyla ve yetişkinlerle uygun İletişim kurabilirler. Genelde “sen bunu başarabilecek güçtesin, sana güveniyorum” sözleri, anne babanın çocuklarına gerektiğinde söyleyebilecekleri sihirli sözlerdir. Çocuk başkalarına ve kendine dair yapıcı duygu ve düşünceleri bu biçimde geliştirebilir, sorumluluk alabilir.
- Bebeklikte sevgi, ilgi ve şefkat eksikliği,
- Anneden uzun süre ayrı kalmak,
- Anne babanın eğitimlerinde, baskıcı ve kısıtlayıcı olması
- Anne babanın evden çekip gideceğini, kendini öldüreceğini söylemesi,
- Aile yaşantısının sürekli şikayetçi bir ortam İçinde, karşılıklı olumsuz davranış ve tavırlarla sürmesi,
- Otoriter, katı, hoşgörüsüz aile ortamı,
- Asın yardımcı bir tavırla çocuğunu kollayan ve onda yetersizlik yaratan bir tutum içinde bulunulması, çocukta güvensizlik yaratabilir.
Psk. Hande Nur Akın